Günebakan Kasabası
  Tarım
 
Fidan temini sitesi (http://www.e-fidancim.com/index.php?&type=catalog)


ÇİFTÇİLİKTE YENİ DÖNEM BAŞLIYOR

Konu 1 : Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği

Bitkiler : defne, kekik,tıbbi nane, biberiye, adaçayı,ekinezya,melisa,pasiflora bunlar önemli olanlar.

Üreticiye yüzde 75 hibe desteği


Tıbbi ve aromatik bitki yetiştirenlere çok ciddi destekler veriliyor.Bu alandaki girişimciler, başta tarım bakanlığı kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi hibe proğramı olmaz üzere kalkınma ajanslarından ve avrupa birliği fonlarından finansman sağlanabiliyor.Kobi ölçeğinde firmaların yapacağı tarımsal uygulamalara yüzde 75 e kadar hibe sağlanıyor.Dönüm başına 25 tl destekleme primi ödeniyor. Damla sulama içinde ziraat bankasından 5 yıl vadeli faizsiz finansman sağlanıyor. Organik bitki tarımı yapmak isteyen girişimcilerin izleyeceği yolu sırasıyla şöyle özetlemek mümkün:

* Önce uygun bir tarım arazisi bulmak gerekiyor. bu girişimcinin kendi toprağı olabilidiği gibi orman vasfını kaybetmiş hazine arazilerini kiralama şeklinde de olabilir.

*İkinci aşamayı, yetiştirilecek ürüne karar vermesi oluşturuyor. ardından bunu projenlendirmek; söz konusu arazi üzerine ne kadar tohum ekileceği veya kaç fidan dikileceği hesaplamak gerekiyor.

* Kaç yıl süreyle söz konusu ürünü yetiştireceğinizide belirlemelisiniz. Tabii bunun için ne kadarlık bir maliyet gerektiğini hesaplayıp, geri dönüş süresini öngörmekte kazançlı bir yatırımın olmazsa olmazlarındandır.

*Tarım bakanlığı, kalkınma ajansları ve ilgili ab fonlarından proje desteği sağlamak, hem maliyeti düşürmek hem de kazancı artırmak adına önemli bir adım. çünkü proje uygun görüldüğü taktirde yapılan tüm harcamaların yüzde 75 i karşılanıyor. yani tamamen karşılıksız hibe şeklinde destekleniyor.

* Üretime geçtikten sonra, hasat için gereken tüm makina ekipman da faturalandırılacak yine yüzde 75 i söz konusu fonlardan karşılanıyor.Satış ve pazarlama aşamasında ise yurtdışı fuarlarda verilen desteklerden faydalanmak mümkün.

 Tıbbi ve aranomik bitki pazarının büyüklüğü 3 milyar dolara ulaştı.Önceleri doğadan rastgele toplanan bitkiler artık öözel olarak yetişştiriliyor. ihracat talebi patlayan defne,kekik,biberiye tarımını diğer bitkiler izliyor. girişimciye yüzde 75 e kadar hibe desteği veriliyor. 


Şifalı bitkilerden neler yapılıyor?

Saç bakım ürünleri baharatlar bitkisel aromik yağlar bitkisel tohunm bitkisel özlü kremler bitkisel karışım çayları bitkisel çay bitkisel macun bitlisel tabletler

Sözleşmeli Tarım Yaptıranlar

aromed tarım : 03223464676
martin bauer : 02328662288

Baharat Toptancıları

kılıç baharat : 02125121595
karakaş baharat : 02125220473
akan baharat : 02125129226
topçu baharat : 05322711077
zahter lokman : 02247574737
doğan baharat : 02125270223

 

Konu 2 : Kuraklığa Türk tozuyla çözüm

Türk tozunun sulamada devrim niteliğinde bir buluş olduğu iddia ediliyor. Patenti alınan Türk tozu, sulamada yüzde 90 oranında su tasarrufu sağlıyor. Tarım üzerine arge çalışmaları yapan Ecotech firması, yüzde 90 su tasarrufu sağlayan toz geliştirip patentini aldı. Mersin Tarsus merkezli Ecotech Genel Müdürü Halil Öztoprak, Çukurova Üniversitesi uzmanlarıyla birlikte geliştirdikleri tozla çölde bile tarım yapılabileceğini ...

Wesoorb, Türkiye’’de adını yeni duyuran bir ürün ve marka... Tarım ve ormancılıkta, özellikle kuraklık ve sulamaya karşı çevreci bir çözüm sunan Wesoorb’’un Genel Müdürü Duran Bozkurt’’la İzmir Çankaya’’daki yazıhanesinde söyleştik.
Dört beş yıl süren ar-ge çalışmalarından sonra yaklaşık 3 yıl önce ürünü piyasaya sürdüklerini belirten Duran Bozkurt; ’“Amerika Birleşik Devletleri’’nde 1960’’larda patenti alınmış buna benzer ürünler vardı. Fransa ve İsrail’’de de benzer ürünler var. Şimdi de Çin’’de buna yönelik çalışmalar başlamış. Yabancı ürünlerin biz piyasaya girince kilogram fiyatı 40-50 Avro’’dan bizim fiyata yaklaştı. Wesoorb’’u KDV dahil 26 liradan satıyoruz. 5 ve 10 kilogramlık ambalajlarımız da mevcut.’”
 
Kimler/Niçin kullanmalı?


Mersin’’deki tesiste 2008’’yılında seri üretime geçtiklerini, yerli hammaddeyle günde 20 ton kapasiteli üretim yapabildiklerini söyleyen Bozkurt, ürünün küresel ısınma ve kuraklığın gündemde bulunduğu döneme denk düştüğünün altını çizdi. Bozkurt, 23-26 Eylül’’de düzenlenen Uluslar arası İzmir Tarım Fuarı’’nda yabancılarla ilişki kurduklarını, geçen yıl Dubai’’deki fuarda da özellikle Ortadoğu ülkeleriyle bağlantılar kurduklarını  dile getiren Bozkurt, ülkeye döviz girdisi sağlamayı da hedeflediklerini belirtti. Bozkurt, ürünün tanıtımı için alan çalışmalarının yanı sıra, fuarlara da katıldıklarını anlatarak şunları söyledi:
’“Türkiye’’de kimsenin yapmadığı bir işi yapıyoruz şu anda. İşin ’‘sosyal sorumluluk’’ yanı bizi heyecanlandırıyor. Ürünümüz en azından toprağı nemli tutarak, çimlenme başlatarak, erozyonu önlüyor. Öncelikle orman ağaçlandırmasında kullanılmasını öneriyoruz. Orman ağaçlandırması yapanlar, her yıl dikilen 100 bin fidandan 60-70 bininin kuruduğunu kaydediyor. Biz bunu tersine döndürmeyi amaçlıyoruz. Bir kez uygulanınca 4-5 yıl etkisini sürdürüyor. Bir bölüme uygulanıp, diğer bölümü olduğu gibi bırakılarak, aradaki fark görülebilir. Tarla tarımında verim artışı, gübre tasarrufu sağlar, işçilikten kazandırır. Örneğin, mısır ve pancarda sulama sayısını yarıya indirerek ve süresini kısaltarak üreticiye büyük avantaj sağlar. Örtü altı tarımda (seracılıkta) yoğun sulama ve gübrelemeden ötürü toprağın tuzlanmasını önler. Kullanım alanına göre, haftada bir sulanacak ağaçlar, 1-1 buçuk ayda bir sulanabiliyor. Yeni büyük uygulama alanlarında şahitler bırakarak uygulayacağız ki üretici gördüğüne inansın.’”


Orman yangınına çözüm


“Alanın uzmanlarının birçoğunun üründen haberi yok’” diyen Bozkurt, konuşmasını şöyle sürdürdü: ’“ Toprak TV’’deki periyodik programlarımızla, ürünümüzü tanıtırken, çiftçimizi de bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Teknik Danışmanımız Ziraat Mühendisi Vedat Koç.
24-26 Kasım tarihleri arasındaki Antalya Tarım, Hayvancılık ve Tedarik Fuarı’’na katılacağız. Satışla ilgili bayilik ağları kuruyoruz. Akdeniz, Marmara, Ege ve İç Anadolu’’da bayiliklerimiz var. Karadeniz’’de de kurmayı düşünüyoruz. Satış ve Pazarlama Sorumlumuz Ahmet Turhan Kürüm’’ü de alan tanıtım ve satış çalışmalarında görevlendiriyoruz. Bayii olmayan yerlere, merkezden gerektiğinde teknik bilgi destekle ve ürün satışımızı gerçekleştiriyoruz. Süreç içinde devlet teşviki almayı hedefliyoruz. ’”
Bozkurt, Wesoorb’’un orman yangınlarında kullanılabileceğini vurgulayarak, "Ürünü jelleştirip alana püskürtebilirsek, orada 5-10 santim kalınlığında bir nem tabakası oluşturarak, taban yangınının öbür tarafa atlamasını önleyebiliriz. Bazı belediyelerle buna ilişkin projeler geliştireceğiz’” diye konuştu.

Ar-ge çalışmalarını ve fabrikalarını 2011’’de İzmir’’e (Tekeli beldesi’’ne) taşıyacaklarını söyleyen Bozkurt, ’“İzmir daha merkezi, özellikle ihracat açısından liman ve serbest bölge üstünlükleri var’” dedi.

Duran Bozkurt’’a ulaşmak ve ürünü tanımak isteyenler için adres bilgileri:
Arksolar Ekolojik Tarım ve Alternatif Enerji San. Tic.
Gazi Bul. No: 90/104 Çankaya İş Merkezi Çankaya-İzmir
www.wesoorb.com.tr.
Tel: 0232 4454549

Konu 3 : Tibbi ve Aromotik bitkiler nasıl yetiştirilir?

1- Kekik Yetiştiriciliği


İklim Ve Toprak İstekleri
: Akdeniz bölgesine ait bir bitki olmasına rağmen soğuklara dayanabilen bir bitkidir. Toprak yönünden fazla seçici değildir. Killi taban arazilerde daha iyi gelişir.

Fidelik Hazırlığı: Kekik tohumları çok küçüktür. Bin dane ağırlığı 0,01-0,03 gr. arasındadır. Doğrudan tarlaya ekilerek üretilme imkanı yok gibidir. Bu nedenle tohumları fideliğe ekip, fide yetiştirme zorunluluğu vardır. Fidelikler tıpkı tütün fidelikleri gibi hazırlanmalıdır. Fidelik boyutları ot alma ve sulama gibi bakım işlerinin kolay yapılabilmesi için 10 x 1m. boyutlarında olmalıdır.

Ekim : İlimizde fideliklere tohum ekimi EKİM ? ARALIK ayları arasında yapılmalıdır. Ekimde m2 ye 1,5 gr. tohum atılmalıdır. Fidelikler 40-50 cm. yükseklikte plastik örtü ile örtülmelidir. Fidelik toprağının tavını kaçırmayacak şekilde 2-3 günde bir sulanmalıdır. Sulama çıkışlardan sonra da devam etmelidir.

Tarlaya Dikim : Erken İlkbaharda Mart sonu, Nisan başında fideler, 8-10 cm. olunca fidelikten sökülmeli, tarlaya 45 x 15 cm. aralıkla bekletilmeden dikilmelidir. Dikim karık içine tütün veya sebzede olduğu gibi plantuvar kullanılarak yapılmalıdır. Dikimden hemen sonra can suyu verilmelidir. İyi bir kekik plantasyonu için, özellikle ilk yıl sulama, çapalama ve ot alma gibi bakım işlemlerinin aksatılmadan yapılması gerekmektedir.İzmir kekiğinde Sonbahar dikimi de yapılabilir. Bu durumda yaz boyunca fideliklerdeki fidelerin bakımına devam edilmeli ve EKİM-KASIM aylarında tarlaya dikilmelidir. Kekik tohumdan başka yarı odunsu çeliklerle de üretilebilir. Çelikle Üretim için çeliklerin alınabileceği nüve kekik plantasyonunun bulunması gerekmektedir. Alınan 15-20 cm. boyundaki yarı odunsu çelikler hazırlanan tarlaya 45x15 cm. aralıklarla dikilmelidir.

Gübreleme
: Dikimden önce dekara 6 Kg. P2O5, 6 Kg. K2O saf olarak verilebilir. Azot üzerindeki çalışmalar devam etmektedir. Denemelerde Azotun yarısı ekimden önce, yarısı birinci hasattan sonra olmak üzere 6-12 Kg./da. olarak verilmesi önerilmektedir.

Hasat
: Gerek çelikle, gerekse fide ile üretimde ilk yıl tesis yılı olarak düşünüldüğü için ürün beklenmese de iyi gelişmiş bir kekik tesisinde bir biçim uygulanabilir. Kekikte en uygun biçim zamanı çiçeklenmeye başladığı dönemdedir. Hasat, bitkinin dallarını koparma şeklinde değil bıçakla keserek yapılmalıdır. Biçim yüksekliği 15 cm. civarında olmalı ve kökler zarar görmemelidir. Hasattan sonra sulama ve ot alma gibi bakım işlemleri hemen yapılmalıdır. 2. yıldan itibaren iyi gelişmiş ve sulama imkanı olan kekik plantasyonundan 2-3 biçim alınabilir. Her hasattan sonra sulama ve bakım işlemleri aksatılmadan yapılmalıdır.

Kurutma
: Hasat edilen kekikler tarladan hemen toplanmalı, temiz ve gölge bir yere taşınmalı, kurutulmak üzere serilmelidir. İyi bir kurutma için serme kalınlığı 20 cm.yi geçmemelidir. Kekik dalları sık sık alt üst edilerek havalandırılmalı, kızışma ve dolayısı ile renk kararmasına meydan verilmemelidir. Uygun koşullarda kurutulmuş kekikler dövülerek yaprakları saplarından ayrılır, yapraklar çuvallanarak pazarlanıncaya kadar serin ve kuru bir yerde muhafaza edilmelidir.

 
 
2- Biberiye
 
Mahalli Adları:  Kuşdili, Hasaban, Lacivert Gül, Itırların Prens
 
Genel bilgi ve ülkemizdeki yayılışı : Dünyanın birçok yerinde kültürü yapılmaktadır. Başta Türkiye olmak üzere özellikle Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde 1500-1700 m yüksekliklere kadar yetişme ortamı bulmuştur. Çok sayıda varyete ve forma sahiptir. Akdeniz havzası başta olmak üzere ılıman ve sıcak iklim bölgelerinde kültüre alınmıştır. Akdeniz ülkelerinde yabani olarak yetişir. Yayıldığı ülkeler Portekiz, Yugoslavya, Fransa, İspanya, Tunus, Fas, Cezayir ve İtalya'dır.
Ülkemizin batı ve güney kıyılarında yabani olarak yetişir. Park ve bahçelerde yetiştirilir. Baharat v.b. Amaçlarla kültürü yapılamaz. Baharat olarak da fazla kullanılmaz. Uçucu yağ üretimi yok denecek kadar azdır. Bunun yanında, birçok ülkede doğal yetişen biberiye toplanmakta ve değerlendirilmektedir. Ancak istatistiği tutulmamaktadır. Bu nedenle rakamla ekonomik önemi belirtilememektedi

Bitkisel Özellikleri : Çalımsı karakterli bir bitkidir. Sapı lifsi yapıda, ince, narin, çok dallı ve diktir. Genç dalları dört köşelidir. Yaprakları karşılıklı, sapsız ve kulakçıksızdır. Yaprakları çam yapraklarına benzer. Yaprak ayası uzunca, oldukça etli, üst tarafı tüysüz, koyu renkli; alt tarafı ise çok tüylü ve beyazımtrak yeşil renklidir. Yaprak kenarları alt tarafa doğru kıvrık olup kışın yapraklarını dökmez. Yaprakları dil şeklinde, 2-3 cm uzunlukta, 2-4 mm genişliktedir. Yaprak ayası derimsi, dar, şeritsi veya mızraksıdır. Yaprak ucu küttür. Taban kısmı çok kısa sap şeklinde daralmıştır.
Çiçekleri, dalların ucunda ve yaprak koltuklarında küçük topluluklar halindedir. Bütün sene çiçeklidir. Ve çiçekleri bir eksen üzerinde salkım şeklindedir. Çanak yaprakları tüp şeklinde, iki dudaklı ve çok tüylüdür. Taç yaprakları da tüp şeklinde ve iki dudaklıdır. Çiçekleri mavimsi beyaz, mor ve eflatun renklidir. Üst dudakta iki dar lop, alt dudakta üç dar lop bulunur. Alt dudağın orta lobu diğerlerinden daha büyük ve çukurdur. Stamerler iki tanedir. Flament, korolla tüpünden daha uzun, kıvrık, mor renklidir ve tabanında küçük bir diş yapısında çıkıntısı vardır. Dişi organ iki karperli, stilusu uzun ve kıvrık, stigması iki parçalıdır. Çiçeklerinde nektarium bulunur. Meyvesi esmer, küçük fındıksı yapıdadır. Yapraklarında %8 tanen, %1-2 uçucu yağ ve acı madde bulunur.
 
 
Faydalanma Yönleri : En ucuz baharatlardandır. Mutfakta et, sebze, omlet,çorba, sos ve salatalar da, hemen hemen her türlü gıdada sevilerek tüketilir. Gıda sanayinde baharat ve yan ürünleri başta olmak üzere, alkolsüz içecek, çeşni ürünü ve etlerde, ayrıca şekerleme, dondurma ve fırın ürünlerinde kullanılır. Gıda sanayinin kullanımının dışında, son zamanlarda sentetikler kadar etkili biberiye antioksidanları üretilmekte ve değerlendirilmektedir. Ayrıca parfümeri, kozmetik ve eczacılıkta kullanılır. Özellikle spazm çözücü, romatizma, gargara, tavman, burkulmalara karşı fiziksiyon, idrar söktürücü, tenter, ateş düşürücü, astım ve birçok hastalığa karşı faydalıdır.
 

Yetiştirilmesi :Yetiştiği yerler yazları kurak, kışları yağışlı geçen bölgelerdir. 1500-1700 m yüksekliğe kadar yayılmasında iklim değişikliklerine dayanıklı olması ve serin iklim koşullarında da rahatlıkla üretilebilmesi etkendir.Toprak isteği yönünden fazla seçici bir bitki değildir.
 

Ekim-Dikim: Kendisi doğal olarak yetişmekte olan bir bitkidir. Tohumlarını saçarak koloniler oluşturmaktadır. Tohumları ekilerek kolay üretilebildiği gibi, çok koku yayan biberiye bitkileri vejetatif olarak çelik alma yoluyla da üretilebilir. Bahçelerde,tarlalarda ve kısmen gölgelik yerlerde rahatlıkla yetiştirilir.
 

Bakım
: Kendisi ürediği için bakımı hakkında yeterli bilgimiz yoktur. Fakat, bakımında fazla zorluk çekilmeyeceği anlaşılmaktadır.
 

Hasat ve Toplama: Biberiye, akdeniz kıyılarında işlenmemiş bölgelerde bütün yıl çiçek açan bir bitkidir. Bu bitkinin bütün yıl çiçek açan dalları toplanır, demet yapılır ve gölgede kurutulur. Böylece her zaman kullanılır.
 

Verim : Doğadan toplandığı için dekara verimini söylemek isabetli olmaz. Ancak sık ekilmiş bir biberiye kolonisinden bir kişi filizleri kırarak günde 400-700 kg yaş drog toplayabilir 5-7 kg yaş drogtan ise 1kg kuru drog elde edilir.
 
Muhafaza ve Pazarlama: Elde edilen yaş filizli, çiçekli droglar gölgede kurutulurlar. Kutularda tarla ve çuvallarda saklanır, pazarlanır. Satın alınırken iyi saklanmış olmasına, kokusunun azalıp azalmamasına, böçek ilacı yapılmamış olmasına dikkat edilmelidir.
 

3- Defne Yetiştiriciliği

Özellikleri : Akdeniz Bölgesi ülkelerinde ve Kanarya Adaları’nda doğal olarak yetişmektedir. 10 metre kadar boylanabilmektedir.
Ağaç, ağaççık formda ve her dem yeşil bitkilerdir. Yaprakları tam yaprak durumunda, kısa saplı, parlak, derimsi ve kalıncadır. Sürgünlere sarmal olarak dizilmiştir.
Çiçekler yeşilimsi beyaz renkte, kısa salkım şeklindedir. Hafif kokuludur. Üzümsü meyveleri vardır. Siyah renktedir.

Üretimi : Üretimi çelikle yapılmaktadır. Çelikler ekim ayında 12,5 – 15 cm uzunluğunda hazırlanır. Hormon uygulaması yapılmalıdır. Soğuk yastıklara veya ılıman iklimli yerlerde araziye dikilir. Çeliklerin dip kısımlarının yaralanmasına gerek yoktur. Ekim ayında alınan çelikler mayıs- haziran aylarında şaşırtılmalıdır.

Ekolojik İstekleri
: Sıcak ve kurak alanlarda yetişebilir. Taze topraklardan hoşlanır. Kireçli, humuslu serin toprakları sever. Gölgeye dayanıklıdır. Kış donlarına duyarlıdır.

Peyzajda Kullanımı
: Budamaya yatkın olduğu için yeşil çit veya perde tesisinde kullanılır. Tek olarak da kullanılabilir.

Önemli Türleri

Akdeniz Defnesi : Balkanlar’da ve Anadolu’da yetişmektedir. Ege ve Marmara çevresinde, Karadeniz kıyılarında yayılış gösterir. 1200 metreye kadar olan kısımlarda yayılış göstermektedir. Yavaş büyümektedir. 10 metre boylanabilmektedir. Yuvarlak veya dikine büyürler. Her dem yeşildirler. Sık dallı, gövde kabuğu gri- siyah renkli ve düzgündür. Genç sürgünler yeşilkırmızı, siyah tüylüdür. Yaprakları eliptik, derimsi, sivri uçlu, tam kenarlı ve hafif kıvrımlıdır. 5- 10 cm uzunluğunda, üst yaprak koyu yeşil, alt yüzü mat ve kısa saplıdır.
Çiçekleri demetçik halinde, ilkbaharda yaprakların koltuğundan çıkar. Kokuludur.

Meyveleri oval biçimli, 1–2 cm uzunluğunda etli, önceleri yeşil sonradan siyah renkli bir yapıdadır. Meyve içinde 3 – 5 mm büyüklüğünde bir adet sert tohum bulunur. Meyve kasım aralık gibi olgunlaşır. İyi sürgün verir. Budamaya yatkındır. Yayvan kök sistemine sahiptir. Yarı gölge ağacıdır. Üretimi tohum ekimi ile ocak – şubat aylarında ya da ilkbaharda yumuşak çelikle serada ve yaz aylarında yarı olgun çeliklerle yapılır. Ayrıca daldırma ile de üretilir. Yeşil çit ve perde tesisinde, düzenlemelerde tek ya da grup hâlinde kullanılır. Tıbbi değeri yüksek bir bitkidir. Kentlerin kirli havasına dayanıklıdır. Mitolojik dönemlerde barışın ve zaferin simgesi olarak kabul edilmiştir.

4-ANADOLU ADAÇAYI

(Sailvia triloba L. ;Salvia Fruticosa)

Tanımı
Kökeni ve Yayılışı :Yayılma alanı tropik ve subtropik bölgelerdir. En fazla yayılış gös terdiği alan Akdeniz Bölgesidir.
Botanik Özellikleri : Genelde Tıbbi Adaçayına benzemektedir. Ancak yaprak renginin yeşilimsi sarı olması, ayrıca esas yaprakları yanında yan yapraklarının bulunması ve biraz daha çalı formuna yakın olması ile farklılık gösterir. Bu adaçayı 3 yapraklı bir gö rünüşe sahiptir. Daha keskin bir kokuya sahiptir. Her iki adaçayının uçucu yağı kim yasal bileşim bakımından çok büyük farklılık göstermemekle beraber etken madde lerin oranı çok değişiktir ve bu yönde de birbirinden ayrılırlar Kültürü

İklim ve Toprak İstekleri
: Kökenini Akdeniz Bölgesi'nden aldığından soğuklara çok dayanıklı değildir. Toprak yönünden belirgin bir seçiciliği bulunmamaktadır. Yetiştirme Tekniği : Dünya da tüketimi oldukça fazla olan bu bitkinin yetiştirme yön temleri bakımından tıbbi adaçayından pek bir farkı yoktur. ancak bitki habitusu bakım ından birbirlerinden genellikle farklıdır. Tohum iriliği yönünden her iki tür arasında bü yük fark olup, 1000 dane ağırlığının 3.1-4.9 gr arasında değiştiği ve ortalama 4.0 gr olduğu bulunmuştur. Ayrıca tohum rengi bakımından da S.triloba'da renk daha açıktır.
Salvia trilobanın veriminin ne olduğu bilinmemektedir. Farklı yetiştirme koşullarında verim değişebilir. Bornova koşullarında yapılan araştırmalarda iki farklı sıra arası me safesinde verimlerde değişim olmuş, 30 cm sıra arası mesafesinde verim 60 cm'ye göre daha yüksek bulunmuştur.Yapılan diğer bir bitki sıklığı araştırmasında da en yüksek verimin 40 cm mesafesin de elde edildiği görülmüştür.
S.triloba özellikle azotlu gübrelemeye karşı reaksiyon gösterir ve verim gübre ver mekle artar.
Bu bitkide ıslah çalışmalarında üzerinde durulması gereken en önemli konular drog verimleri, uçucu yağ oranı ve uçucu yağın bileşimidir. Drog veriminin ve özellikle drog yaprak veriminin yüksek olması, uçucu yağ oranı ve uçucu yağda Lineol ora nının da yüksek bulunması istenmektedir.

Tüketimi :  Kullanılan Bitki Kısmı
Etken Maddesi : S.triloba'da en önemli madde uçucu yağ olup, bunun oranı % 0.91 ile % 3.7 arasında değişmektedir. Uçucu yağ oranının düşüklüğü özellikle biçimin yapıldığı zamana bağlı olup, Mart ayındaki erken İlkbahar biçiminde uçucu yağ oranı en düşük düzeyde bulunmaktadır. Ancak çok geç örneğin Aralık ayında tıbbi adaçayında yapılan biçimde uçucu yağ oranının çok düşük bulunması, aynı durumun S.trilobada da olma olasılığını göstermektedir. S.triloba uçucu yağında esas maddeyi cineol oluşturmaktadır. Genel olarak %75'e kadar Lineol, %5 Thujon, bunların yanında kafur, Borneal, gibi maddeler içermektedir. Kullanımı : Kullanım yönünden tıbbi adaçayına benzemektedir. Thujon oranı düşük bulunduğundançay şeklinde tüketime daha uygundur.

5- MİSK ADAÇAYI

Tanımı Kökeni ve Yayılışı : Misk Adaçayı Akdeniz Bölgesi'nin bir bitkisidir. Transkafkasya, İran, Suriye'den Güney Fransa ve Kuzey Afrika'ya kadar olan sahada yayılmıştır.Botanik Özellikleri : Misk Adaçayı 200 hatta 250 cm boylanabilen, iki yıllık bir bitkidir. Oldukça fazla sayıda kök kılcallarını içeren ve toprağın derinliklerine dik olarak inebilen, uzun iğ şeklinde bir köke sahiptir. Kökten sürgün veren ve dik olarak yükselen sap çok sayıda drüze tüyleri ile kaplıdır. Esas yapraklar genel olarak birinci yıl rozet teşkil ederler 12-25 cm uzunlukta, 7-15 cm genişlikte olan kordat yaprak uzun saplıdır. Saplardaki yapraklar yukarı doğru gidildikçe küçülür ve sapları kısalır .yukarılarda artık yaprak sapı sarar duruma gelir. Bütün yapraklar damarlı, her iki yüzü az veya çok tüylüdür.
Çiçek durumu karışık salkım şeklinde olup sık veya seyrek durumdadır. Bu başlangıçta eğik olmakla beraber tomurcuklanma devresinden itibaren dik duruma geçer. Çiçek salkımındaki her küme 4-6 çiçeklidir. Çiçekler 2-2.5 cm uzunluktadır. Büyük kalp şeklinde olan çanak yaprakların uçları sivri olup, gelişmesinin başlangıcında açık koyu violet renginde, daha sonra yeşilimsi beyazdır. Taç yapraklar ise açıktan pembe renge kadar değişir.

Kültürü :
İklim ve Toprak İstekleri : Misk adaçayı kuraklığa karşı oldukça dayanıklıdır. Bu nedenle kurak ve taşlı bölgelerde sık sık rastlanılır. Ancak iyi verimli topraklarda büyümesi çok kuvvetli olur ve büyük yapraklar oluşturur. Optimum toprak reaksiyonunun pH 4.5 olduğu bu durumda bitkideki uçucu yağın teşekkülü ve kalitesinin en iyi olduğu bildirilmekle beraber gelişmesi daha yukarı pH derecelerinde de iyi olmaktadır. Tohumluk : Adaçayı tohumu 2.5-2.8 mm uzunluğunda, 2 mm genişlikte ve 1.6 mm kalınlıktadır. ovalden konimsiye kadar değişen yuvarlağımsı ve 3 köşelidir. Danenin sırt kısmı dalgalı, karın kısmı hiliumdan itibaren hafif kubbemsi, hilium en uçta biraz eğri olarak görülür. Danenin üst yüzü açık kahverenginden gri kahverengine kadar değişir, üzerinde koyu damarlar vardır. Üzeri mat veya hafif parlaktır. 1000 dane ağırlığı 2.5-3.5 gr arasında değişir. Tohumluğun safiyetinin %98, çimlenme kabiliyetinin %80 olması istenir. Çimlenme kabiliyeti 2-3 yıl olduğu gibi korur. Tohum karanlıkta çimlenir. Çimlenme denemeleri değişen sıcaklıkta yapılmalıdır. Çimlenme denemesinde süre 30 gündür.
 
Yetiştirme Tekniği : Misk adaçayı büyük habituslu, çok yıllık bir bitkidir. Bu nedenle bu bitkinin yetiştiriciliği alanın önce yabancı otlardan temizlenmiş olması gerekir. Yine misk adaçayının iyi bir gelişme gösterebilmesi için toprakta besin maddeleri fazla, humus oranı yüksek olmalıdır. Bu nedenle baklagiller veya çapa bitkilerinden sonra gelmesi organik gübreler ile iyi bir şekilde gübrelenmiş olması lazımdır. Misk adaçayı tohumlarını direkt tarlaya mibzerle ekmek mümkündür. Ancak tohumlar küçük olduğundan tarlanın derin işlenip, iyi bir tohum yatağı hazırlanması gerekir. Ekim zamanı bölgelere göre değişmektedir. Ege bölgesinde ekim hem Sonbaharda hem de ilkbaharda yapılabilmektedir. Ancak çiçeklenebilmesi için fide döneminde belli bir soğuk döneme gerek duyduğundan İlkbaharda yapılan ekimde sürgün verip, çiçek oluşturmamakta, rozet halinde kalmaktadır. Halbuki erken Sonbaharda ekim yapıldığında ertesi yıl normal çiçeklenme dönemine geçebilmektedir.
Misk adaçayının normal tahıl mibzeri ile ekimi yapılabilmektedir. Dekara atılacak tohumluk miktarı 1.5-2 kg'dır. Mibzerle yapılan ekimden sonra seyreltme ile sıra üzeri mesafesi ayarlanmaktadır. Bitki sıklığının 60x30 cm olduğu belirtilmektedir.
Misk adaçayının fideleme yöntemi ile üretmekte mümkündür. Ancak bu durum ekonomik olmadığından yalnız belli amaç veya zorunlu hallerde uygulanmaktadır.

Bakım : Misk adaçayında bakım denildiğinde diğer çapa bitkilerinde olduğu gibi sulama, gübreleme, yabancı otlarla mücadele akla gelmektedir.
Misk adaçayı çiçeklenme döneminde hasat edilen bir bitkidir. Bu bitki çiçeklenme dönemine Haziran, Temmuz aylarında gelmektedir. İşte çiçeklenme dönemine kadar geçen devrede kurak peryot olduğunda, diğer bir ifade ile bitki su istediğinde sulanması gerekir. Hatta bazı durumlarda bitkilerdeki tüm çiçekler aynı anda açmadığından ilk çiçek hasadından sonra, ikinci bir hasat için belli bir süre beklemek gerekir. İşte bu devrede bir sulama oldukça yararlı olmaktadır.

Gübreleme : Misk adaçayı büyük habituslu bir bitkidir. Bu nedenle topraktan fazla miktarda besin maddesi kaldırmaktadır. Özellikle azot, potasyum ve kalsiyum fazla almaktadır.
Misk adaçayının kaldırdığı besin maddesinin fazlalığı bir yandan bitkideki besin madde oranının yüksekliğinden, diğer yandan da birim alandan kaldırılan yüksek miktardaki bitki aksamından kaynaklanmaktadır. Ancak besin madde oranı bitkinin tüm aksamında aynı değildir. Özellikle N ve P oranı herbaya göre çiçekte daha fazla bulunmaktadır.
Misk adaçayı hem bünyesinde yüksek oranda besim maddesi içermesi ve hem de büyük habituslu olması nedeni ile verimli toprakları, diğer bir deyimle toprakta fazla miktarda besin maddesi bulunmasını istemektedir. Azotlu gübre ile yapılan çalışmada da aynı sonuca varılmış, ancak belli bir miktardan sonra azotlu gübrenin verimi düşürdüğü görülmüştür.
Azotlu gübrenin verilmesi ile verimde belirli bir artış olmaktadır. Ancak azotlu gübrenin uçucu yağ oranını biraz azalttığı bilinir.
Bakım işleri içinde yer alan yabancı otlarla mücadele genel olarak misk adaçayında mekanik olarak yapılmaktadır. Misk adaçayı başlangıçta yavaş büyüdüğünden yabancı otlardan zarar görmektedir. Çapalama ile hem yabancı otlar yok edilmekte ve hem de çapalamanın diğer faydaları olmaktadır. Bitkiler belirli bir büyüklüğe ulaştığında artık toprak yüzünü kapladığından ve hızlı bir gelişme gösterdiğinden yabancı otların büyümesine imkan bulunmamaktadır.

Hasat : Misk adaçayının toprak üstü aksamının tümünde uçucu yağ bulunmaktadır. Ancak uçucu yağın esas biriktiği organ çiçeklerdir. Bu nedenle misk adaçayında hasat iki şekilde yapılmaktadır.

1. Tüm Bitkinin Hasadı : Bitki çiçeklenme döneminde biçilmekte ve bütün bitki distilasyona tabi tutularak uçucu yağ elde edilmektedir. Zira uçucu yağ esas çiçeklerde bulunmakla beraber azda olsa diğer kısımlarda da vardır. Bu hasat yöntemi hem ucuz ve hem de bir defada hasadın bitirildiğinden önerilebilecek bir sistemdir. Ancak çiçeklerin hepsinin aynı anda açmaması biçim bakımından zorluk çıkardığı gibi , misk adaçayı büyük habituslı olduğundan ve çiçekleri dışındaki organlarında uçucu yağ oranı çok düşük bulunduğundan distilasyon olayında girdi fiyatı artmaktadır.

2. Çiçek Hasadı : Misk adaçayı hasatında diğer yöntem çiçek salkımlarının çiçek açma döneminde biçilmesidir. Bu yöntemde yalnız çiçekler hasat edildiğinden toplam materyal azdır. Böylece hasat, toplama, taşıma olayları daha kolay olmaktadır. Ayrıca distilasyonda da yalnız çiçek salkımları bulunduğundan aynı miktarda distilasyon kazanına konan materyalden çok daha fazla uçucu yağ elde edilmektedir. Bu yöntemin bir çok avantajlı yönleri vardır ancak çiçek salkımlarının hepsinin aynı zamanda çiçek açmaması nedeni ile hasadın bir defada değil de birden fazla yapılması buyöntemin olumsuz yönünü oluşturmaktadır.
Misk adaçayında hasat genel olarak çiçek salkımlarındaki çiçeklerin açtığı devrede yapılmaktadır. Ancak bir bitkide tüm çiçek salkımları aynı zamanda çiçek açmadığı gibi bir çiçek salkımında dahi çiçekler aynı zamanda açmamaktadır. Çiçeklerde uçucu yağ birikimi çiçeklenme başlangıcından itibaren artmaktadır.

Kurutma : Misk adaçayı hasat edilir edilmez tabii veya suni olarak hemen kurutulmaya başlanmalıdır. Tabii kurutma gölgede yapılmalıdır. Kurutma yöntemi ve uygulama şekli uçucu yağın kaybolma oranına büyük ölçüde etkilidir.

Verim : Misk adaçayı yaş çiçek veriminin 400-800 kg/da, drog çiçek veriminin ise 60-120 kg/da arasında değiştiği literatürde belirtilmektedir.
Bornova ekolojik koşullarında yapılan araştırmalarda genel olarak yaş çiçek salkım veriminin 300-650 kg/da, drog çiçek veriminin ise 60-140 kg/da arasında bir varyasyon gösterdiği bulunmuştur. Verime bitki sıklığının, azotlu gübrelemenin ve hasat zamanının etkili olduğu da saptanmıştır. Bitki sıklığı ve azotlu gübre denemesinde birim alanda ne kadar fazla bitki bulunur ise o miktarda verim artmaktadır. Azotlu gübrenin verimi arttırdığı, ancak belli bir dozdan sonra depresyon yarattığı ortaya konmuştur. Misk adaçayında çiçek salkımındaki çiçekler belli bir devreyi geçtiğinde dökülme meydana gelmektedir. Bu nedenle çiçek salkımlarının biçim zamanının çok geciktirmemek gerekir, aksi takdirde verimde önemli bir azalma olmaktadır.

Tüketimi:

Kullanılan Bitki Kısmı : Flores salvia sclareae, Herba salviae sclareae
 

Etken Maddesi : Misk adaçayının uçucu yağı esas olarak çiçeklerde bulunmaktadır. Bunun bileşiminde en önemli olanı linalool ve linalil asetattır. Ayrıca Scllareol diye isimlendirilen C20H36O2 alkol bulunmaktadır. Ayrıca bitki aksamında tanenler ve acı maddeler, tohumunda ise %29 kadar yağ vardır.
Misk adaçayında uçucu yağ oranının drog çiçekte yapılan araştırmalarda varyasyonun %0.2-%0.9 arasında değiştiği, ortalama %0.4 olduğu belirlenmiştir. ayrıca azotlu gübrelemenin uçucu yağ oranını belirgin ve düzenli bir şekilde etkilemediği de görülmüştür. Ancak özellikle ontogenetik varyabilitenin açık bir şekilde meydana geldiği, çiçekte uçucu yağ oranının çiçek ilk açtığı zaman daha az, çiçeğin solma dönemine doğru daha fazla bulunduğu belirlenmiştir.
Misk adaçayı uçucu yağında ontogenetik varyabilite yanında morfogenetik varyabilitenin varlığıda söz edilir. Çiçek salkımının alt, orta ve üst kısımlarındaki çiçeklerin analizi ile çiçek salkımının üst bölümünde bulunan çiçeklerde uçucu yağ oranı yüksek, orta kısımlardaki çiçeklerde biraz daha az, salkımın en alt bölümünde bulunan çiçeklerde uçucu yağ oranı en az olarak bulunmuştur. Diurnal varyabilitenin varlığını belirlemek için yapılan çalışmalarda genel olarak uçucu yağ oranının akşam saatlerinden itibaren arttığı, sabah saatlerinden itibaren ise azaldığı anlaşılmıştır. Yani gece uçucu yağ oranı daha yüksektir.
Misk adaçayında uçucu yağ esas olarak çiçeklerde bulunmaktadır. Ancak çok az da olsa yapraklarda da vardır. Ortalama %0.058 oranında.
Misk adaçayının uçucu yağını oluşturan en önemli maddeler, öncelikle linalil asetat sonra da linalool'dur. bunlar asiktikmonoterpenik maddeler grubundadır. Bunların dışında Terpinol, pinen, cineol gibi maddeler de vardır.
 
Kullanımı : Misk adaçayının çiçekli dalları ve yapraklarının midevi, kabız ve terlemeye azaltıcı ve yatıştırıcı olarak kullanıldığı belirtilmektedir. Ancak bu bitkinin uçucu yağının esas kullanım alanı parfümeri sanayiidir

6-Ekinezya Yetiştiriciliği

 

BU BİTKİNİN TEDAVİ ETMEDİĞİ HASTALIK YOK!..


İşte hastalarda iyileşmeyi hızlandıran şifa kaynağı! Yüzyıllar önce Kızılderililer tarafından enfeksiyon, böcek ve yılan sokmaları ile boğaz ve diş ağrılarının tedavisinde kullanılan bitki her derde deva...Yüzyıllar önce Kızılderililer tarafından enfeksiyon, böcek ve yılan sokmaları ile boğaz ve diş ağrılarının tedavisinde kullanılan, günümüzde ise bağışıklık sistemini güçlendirici, soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyucu olarak önerilen 'Ekinezya' bitkisinin, Türkiye'de yetiştirilmesi için Bursa'nın da aralarında bulunduğu 7 ilde çalışma başlatıldı.


Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü araştırma görevlisi Dr. Oya Kaçar, dünyada son zamanlarda tıbbi ve aromatik bitkilerin endüstriyel kullanımının hızla arttığını belirtti.

Kaçar, bu bitkilerin sadece bitkisel ilaç sanayinde değil, aynı zamanda diğer endüstriyel sektörlerde de kullanım alanı bulduklarını belirterek, Türkiye'de bitkisel ilaç pazarının büyük bölümünün ithal ürünlerden meydana geldiğini, bu ürünler arasında da ekinazya preparatlarının önemli bir yeri bulunduğunu ifade etti.


Ekinazyanın genel anlamda bağışıklık sistemini güçlendirici, soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyucu, iyileşmeyi hızlandırıcı olarak kullanıldığını anlatan Kaçar, şunları kaydetti:

'Bu amaçla tablet, kapsül, soft jel, gliserin ve alkol extraktı (özütü), tinktür, merhem, toz ve sprey halinde pazarlanmaktadır. Ekinazya bitki türleri Amerika yerlileri tarafından yüzyıllardan beri diş ağrısı, boğaz ağrısı, soğuk algınlığı, kuduz, yılan sokması, yara ve yanıklara karşı kullanılmıştır. Ekinazyanın en fazla üretiminin yapıldığı yer Kuzey Amerika olup Kuzeybatı Pasifik, Orta ve Batı Kanada yeni üretim yerleri olarak önem taşımaktadır.'


Kaçar, bitkinin tıbbi bitki olarak değerlendirilen kısmının kökleri olduğuna dikkati çekerek, köklerdeki bazı bileşenlerin aynı zamanda az da olsa yaprak, gövde ve çiçekte de bulunduğunun yapılan kalite çalışmalarıyla belirlendiğini ve bitkinin toprak üstü aksamının bitkisel çay olarak kullanıldığını vurguladı.


Ekinazyadan elde edilen ürünlerin sadece kapsül, tablet, extrakt ve çay olarak değil, aynı zamanda gıda bütünleyici veya fonksiyonel gıda olarak da tüketildiğini belirten Kaçar, bu özellikleriyle birlikte ekinazya türlerinin gösterişli ve büyük çiçekleri olması nedeniyle süs bitkisi olarak da kullanıldığına işaret etti.


7 İLDE ÇALIŞMA YAPILIYOR


Kaçar, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Yüksel Kan rehberliğinde yürütülen bir Devlet Pilanlama Teşkilatı (DPT) Projesi kapsamında, ekinazyanın hem yetiştiriciliği hem de endüstriyel kullanımı ile ilgili çalışma başlatıldığını ve bu çalışmanın bir ayağının UÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü'nde yapıldığını kaydederek, şöyle devam etti:


Bu projeyle bitkinin yetiştirme teknikleri, tarımında izlenecek yollar, yapılması gerekli kültürel uygulamalar ve zamanları belirlenecektir. Bursa'yla birlikte 7 ilde daha yürütülen projede, bu bitkinin farklı ekolojilere sahip illerde yetiştiriciliği yapılmakta, böylelikle ekinazyanın Türkiye'de kültürünün yaygınlaştırılması ve ilaç sanayinde değerlendirilmesi sağlanarak ekonomimize kazandırılması amaçlanmaktadır. Bu projeyle ülkemizin tarımına yeni bir alternatif ürün daha girmiş olacak ve daha da önemlisi bir sanayi ham maddesi bitkisinin kültürü yapılmaya başlanacaktır.'

7- MELİSSA


Akdeniz iklimine sahip ülkelerde park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Akdeniz ülkeleri ve K.Amerika’da ,İspanya ve Doğu Avrupa ülkelerinde kültürü yapılır.Tedavi alanında kullanılmak üzere yetiştirilir.Yayıldığı ülkeler; Fransa, Bulgaristan, Almanya, Romanya’dır. Ülkemizde ise İstanbul, Bursa, Ege ve Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir. 3-5 metre yükseklikte soluk sarı veya beyazımtırak çiçekli,yaprakları ince ve yumuşak tüylü kenarları dişlidir.Yaprakları uzun olanları da vardır.Limon gibi kokan çok yıllık otsu bir bitkidir.Çiçeklerin tepe kısmı,yaprakları kurutularak kullanılır. Yağıda çıkarılır.Yapraklar çiçeklenmeden önce toplanır.Çünkü,kendine özgü limon kokusunun önemli bölümünü çiçek açtıktan sonra yitirir.İnce kıyılır.Gölgede kurutulur.Kokusu olmayan türleri tedavi amaçlı kullanılmaz. Eski çağlardan beri sinirleri yatıştırıcı etkisi olduğu bilinen oğul otunun, karın-mide ağrısı, yatıştırıcı etkisi olduğu söylenir.Halk arasında "limon nanesi''limonotu olarak bilinen, literatürdeki adı ise "melissa" olan oğul otunun, stresten mide rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde oldukça etkili olduğu ve kokusundan dolayı rahatlatıcı özelliği bulunduğu bilinir. Oğul otundan, kokulu bir bitki olduğu için kozmetik sanayisinde de yaygın olarak faydalanılır.Faydalanma yönleri, daha çok Avrupa'da bilinir. Az miktarlarda özel yemeklerde kullanılır.Yapılan araştırmalar, oğul otunun 20. Yüzyıl'ın hastalığı olan stres ve kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor.

Tıbbi özelikler

Beyin, Kalp, Rahim ve Sindirim sistemi üzerinde koruyucu kuvvetlendirici, Spazm çözücü, Ruhsal ve Fiziksel sakinleştirici, Hazmı kolaylaştırıcı, Bağırsak gazlarını giderici, Terlemeyi önleyici, Bağırsak parazitlerini düşürücü, Sinir krizleri, Depresyon, Kulak çınlaması, Baygınlık, baş dönmesi, Kansızlık, Yara iyileştirici, Mikrop öldürücü, Aşırı gerginliğin getirmiş olduğu sinir krizlerine, Depresif huzursuzluklara, İstem dışı kasılmalara, hafıza zayıflığını giderir. Yağlı saç şampuanlarında, yıpranmış, cansız, ve güçsüz saç losyonlarında, ağız hijyen ürünlerinde, yağlı ciltler için temizleme maskelerinde, yaşlanmış ve yıpranmış ciltler için yenileyici kremlerde, hassas cilt losyonlarında kullanılır.

MELİSA YAPRAĞI (OĞUL OTU)


Melissa officinalis L. türünün taze veya kurutulmuş yapraklarıdır. Bu tür 20-150 cm yükseklikte, tüylü, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Yaprakları, basit, saplı, dişli kenarlı; çiçekleri ise beyaz sarımsı veya kırmızımtırak renklidir. Melisa (oğul otu) Doğu Akdeniz ve Batı Asya’da doğal olarak yetişmektedir. Avrupa’da yaygın olarak kültürü yapılmaktadır. Akdeniz bölgesinde bol olarak bulunmaktadır. Yaprak ve gövdedeki tüylerin şekillerine ve cinslerine göre, Türkiye’de 3 alttür saptanmıştır. Bunlardan yalnız subsp. officinalis limon kokulu olup tedavide kullanılır. Melisa Almanya’nın önemli tıbbi ürünlerinden biridir. Cins ismi olan Melisa Yunan kelimesi olan “arı” dan gelmektedir. Bunun nedeni çiçekleriyle arıları etkilemesinden ve Melisadan iyi kalitede bal yapılmasından olabilir. Melisanın şarapta bekletilerek oral ve topikal olarak eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından ilaç olarak yaralarda, zehirli ısırıklarda, arı sokmalarında kullanıldığı belirtilmektedir. Melisa sıklıkla, diğer rahatlatıcı ve gaz giderici bitkilerle kombine edilerek kullanılmaktadır. Yatmadan önce tercih edilen bitkilerden biri olan Melisa, genel rahatlatıcı özelliği ile stres kaynaklı uykusuzluk durumlarında ve bu nedenle karşılaşılan mide-bağırsak sistemi şikayetlerinde kullanılmaktadır.

Önerilen kullanım şekli

İbni Sina’nın kitabında der ki: ''oğul otunun kalbi ferahlandırdığı, kalbe verdiği kuvveti kırmızı yakutun fiiline muadildir'' diye övmüştür.
Hiç bir yan tesirine rastlanmamıştır. Mide ülseri, mide iltihabı olanlar dikkatli kullanmalıdır.

* Birer demet kaynatılarak suyu vücuda sürülürse ter kokusunu keser.
* Tazesi toplanıp dövülerek suyu çıkarılır.1 çorba kaşığı içilirse derhal tesirini gösterir
* Ezilerek yapılan lapası yaraların , böcek ısırıklarının iyileştirilmesinde etkilidir. Meme bezleri tıkanıklıklarında yapraklarıyla kompres önerilir.
* Baş dönmelerine, adet dönemi, migren, mide, bağırsak, romatizma, ağrılarına çay olarak içilirse faydalı olacaktır. 1 bardak kaynayan suya 1 tatlı kaşığı çiçeklerin tepe kısmından konur. 10 dakika bekletilir günde 3 kere 1 çay bardağı içilir.
* 4 bardak beyaz şaraba 20 gr bitkinin tümünden konur. 3 dakika kaynatılır. 3-4 dakika bekletilir. Süzülür. Günde 1 kere 1 fincan içilir.
* Yaprakları çorba salata ve deniz ürünlerine koku vermek için kullanılır.
* Melisa suyu 33 derecelik 3 litre şaraba -500 gr oğulotu yaprakları ve çiçekleri-16 gr kurutulmuş melekotu kökü-125 gr limon suyu konup şişenin ağzı kapatılır. Her gün bir kere çalkalamak suretiyle 9 gün serin bir yerde bekletilir. Sonra tülbentten süzülür. Şişe içindeki posa da tülbentle sıkılır.
* Şişeye doldurulan suya -200gr kişniş -40gr çekilmiş ceviz-4 gr seylan tarçını-2 gr dane karanfil konup şişenin ağzı kapatılır.Her gün 1 kere çalkalanmak suretiyle 8 gün bekletilir, ince tülbentten süzülür. Suyuna 350 gr arı su ilave edilir. 24 saat bekletilir. Süzülür renkli şişelere doldurulur. Ağızları kapatılır. Gerektiği zaman hazım zorluğu spazm çözücü olarak 1 tatlı kaşığı içilir. Haricen yaralara sürülür. Romatizma için friksiyon yapılır.
* Zona hastalığı için: 1 çay kaşığı zeytinyağına 5 damla oğul otu eterli yağı karıştırılır, ağrılı bölgelere hafif masajla yapılır. Rahatlatıcı özelliği vardır.
Eterli yağın (içinde citrale ve citronellal maddeleri bulunması dolayısıyla) sinir sistemi yatıştıra bilme özelliği vardır.
* Cilt için: Melisa yaprakları ve tomurcukları madensel tuzlar içerirler. Bir tas kaynamış suya, bir avuç melisa konur, 10 dakika kadar yüz buhara tutulur, buhardan sonra melisa ile yapılmış yüz toniği ile yüz yıkanır. Tonik için bir su bardağı kaynar suya, bir çorba kaşığı melisa konur üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika tutulur, ateşten alınır, 20 dakika demlenir sonra süzülür. Tonik hazırlanmıştır. Bu bakımı yapmadan önce yüz iyi cins zeytinyağı veya defne sabunu ile köpürtülüp yüze masaj yapılarak yıkanır. Bu formül her türlü cilt için uygun ve etkilidir. İnce kırışıklıkları giderir yaşlanmayı önler.
* Safrakesesi kaynaklı mide rahatsızlıklarında 1 çay kaşığı Oğulotu, papatya ,nane aynı oranda karıştırılır. 1 bardak kaynar suya atılır. 5 dakika kaynatılıp demlendirilir. Yemeklerden önce 1 fincan içilir. Günde 2 kere
* Uykusuzluk için: 10 gr. Oğulotu(melisa), Fesleğen, Şerbetçi otu, civanperçemi, Nane, Kedi otu, Rezene, Ayva yaprağı, Ihlamur Bitkileri karıştırılır. 2 Bardak suyu kaynatın. Yaptığınız karışımdan 1 tatlı kaşığı atın 2-3 dakika kaynatın 5 dakika demleyin. Günde sabah, akşam 1 çay fincanı sabah akşam için. (Taze yapılan çaylar tercih ediliyor hekimlerimiz tarafından) İsterseniz bitkilerin hepsinin karışımını 3 litre kaynayan suya atın. 2-3 bardak kalıncaya kadar kaynatın. Soğuduktan sonra süzülerek temiz bir şişeye koyun. Bir çay bardağı suya, sabah-akşam yemeklerden 1 saat önce 20'şer damla damlatın için. Vücudun normal uyku düzenine kavuşmasına yardımcı olur.
* Nefes Darlığı: 20 gr. Oğulotu (melisa), Hatmi, Anason, Civanperçemi, Karabaş otu, Rezene, Andiz kökü, Papatya, Ihlamur karıştırılır. Kullanılacağı zaman 1 su bardağı kaynayan suya 1 tatlı kaşığı atılır. 2-3 dakika kaynatılır. 5 dakika dinlendirilir. Sabah, akşam 1 çay bardağı içilir. (Taze olarak yapılması önerilir.) İstenirse bitkiler 24 su bardağı su ile beş dakika kaynatılıp 10-15 dakika demlenmeye bırakılır. Süzüldükten sonra buzdolabına konulur. Bal ile tatlandırılarak sabah akşam yemeklerden yarım saat önce bir çay bardağı içilir. Bu uygulama aksatılmadan iki ay uygulanırsa, hastanın nefes yollarının açılmasına büyük katkı sağlar
*Bağırsak Gazları: Bir çay kaşığı Oğulotu, Papatya, Rezene, Biberiye, Anason karıştırılır. 1 litre kaynatılmış suya bitkilerin tamamı konulup, yirmi dakika demlenmeye bırakılır. Sabah-akşam balla tatlandırılıp birer çay bardağı içilir. Yirmi-otuz gün muntazam devam edilirse, bağırsak gazlarının yok olmasına yardımcı olur.


Eski çağlarda oğul otu tıbbi bitkiden çok arıların fazla ziyareti nedeni ile arı bitkisi olarak üretilmiştir. Labiatae familyasına bağlı olan Melissa orta yüksek, çok senelik otsu bir bitkidir. Çok sayıda yan kökleri içeren bir kök yumrusu bulunur. Kökler çok lifli olup, rengi beyazımsıdan açık kahverengiye kadar değişir. Gövde dik veya yarı dik olup genellikle 60-100 nadiren 120 cm yüksekliktedir.

Melissa fazla kuru olmayan, sıcak ve güneşli yerleri sever. Besin maddelerince zengin kumlu-tınlı topraklarda iyi yetişir. Belirli ölçüde gölgeye dayanıklıdır. Doğrudan tarlaya ekim yaygın olmayan bir yöntemdir. Bu yöntem de, bitki sıklıklarının belirlenmesi, atılacak tohumluk miktarının saptanması ve ekim zamanlarının iyi belirlenmesi gerekir. Ayrıca toprak işleme ve tohum yatağının çok iyi hazırlanması gerekir. Zira tohumlar çok küçüktür. Vegetataif organlarla üretim özellikle ıslah çalışmalarında kullanılır. Yastıklarda Fidelerin Yetiştirilmesi ve Tarlaya Şaşırtılması : Oğul otunun üretiminde en çok kullanılan bu yöntemde bitkinin generatif organları (tohumları) önce yastıklara ekilmekte, buradan elde edilecek fideler tarlaya şaşırtılmaktadır. Tarlaya şaşırtma işlemi Sonbahar veya İlk baharda olmaktadır. Tarlaya dikimde bitki sıklığının 40x50 cm veya 50x40 cm olması gerekir.

Verim genel olarak birinci yıl az olmakta, diğer yıllar artmaktadır. Genellikle yılda 3 biçim yapılabilmektedir. En uygun biçim zamanının çiçeklenmeden hemen önceki devre olarak belirtilmektedir. Biçimde biçimin fazla derinden olmaması, biçimin topraktan 5-10 cm üstten yapılması önerilmektedir. Ayrıca son biçimin çok geçe kalmamsı gerekir, zira kışı geçirebilmesi için son biçimden sonra biraz sürgün vermelidir. Biçimde yeşil herba bastırılmaya karşı çok hassastır. Bu nedenle biçilen yeşil herbanın taşınması esnasında bastırılması halinde basılan yerler kurutma esnasında siyaha dönüşürler Biçimden sonra kurutmanın hemen yapılması gerekmek tedir. aksi halde yaprakların rengi koyulaşmakta, hatta koyu kahverengiye dönmektedir. Kurutmada sıcaklığın 20-35 oC arasında olması, 40 oC'yi geçmemesi gereklidir.

Oğul otunun karakteristik kokusu içerdiği uçucu yağdan kaynaklanmaktadır. Uçucu yağ oranı % 0.01 - % 0.25 arasında değişmektedir. DAB 8'e göre minimum uçucu yağ oranının % 0.05 olması istenmektedir. Drogta uçucu yağdan başka taneli maddeler, flavon türevleri ve bazı bitki asitleri bulunmaktadır. Genellikle yaz dönemindeki Mayıs sonu - haziran başı biçimde uçucu yağ oranı daha yüksek bulunmaktadır. Yurdumuzda yaygın olarak yetiştirilen oğul otundaki yağ oranı oldukça düşüktür.

Melissa yaprağı eskiden beri midevi, karminatif ve sedatif etkisinden dolayı kullanılmaktadır. Ayrıca aromatik ve antiseptik olarak ta kullanım alanı mevcuttur.

Not: yatıştırıcı ve uyku düzensizliği (uyku verir) için melisanın uçucu yağını kaşığın arkası ile veya şişeye daldırıp çıkarttığınız kaşığı dilinizin üst kısmına sürmeniz yeterli olacaktır. günde bir yada iki defa.

TanımI

Kökeni ve Yayılışı : Oğul otunun kökeninin öncelikle Önasya olduğu ancak hemen bütün Akdeniz Bölgesi'nde bulunduğu belirtilmektedir. Eski çağlarda oğul otu tıbbi bitkiden çok arıların fazla ziyareti nedeni ile arı bitkisi olarak üretilmiştir. Botanik Özellikleri : Labiatae familyasına bağlı olan Melissa orta yüksek, çok senelik otsu bir bitkidir.

Çok sayıda yan kökleri içeren bir kök yumrusu bulunur. Kökler çok lifli olup, rengi beyazımsıdan açıkkahverengiye kadar değişir. Gövde dik veya yarı dik olup genellikle 60-100 nadiren 120 cm yüksekliktedir. Gövdenin enine kesiti 4 köşelidir. Bitki uzun ömürlü olup, iyi koşullarda ömrünün 25-30 yıl olabileceği belirtilmekle beraber, normal kültürü yapıldığında faydalanma süresi 3-4 yıldır. Melissa yaprağı kısa veya uzun bir sapla (1.5-3.5 cm )gövdeye bağlanır.

Yaprakları oval olup, yaprağın temeli kalp şeklinde olmasına karşılık uç kısmı sivrileşmiştir. Yaprak 2-8 cm uzunlukta, 1.5-5 cm genişlikte olup, üst yüzü koyu alt yüzü daha açık yeşildir. Yaprağın kenarları dişlidir. Genel olarak yapraklar bitkinin alt kısmından üst kısmına doğru gidildikçe küçülür. Yapraklardaki damarlar çok belirgindir. Yaprağın alt yüzü ise genellikle fırça tüylerle kaplıdır.  Melissa'da çiçekler sap uçlarında küme halindedir. Renkleri mavimsi beyaz açık lila veya sarımsı beyazdır. Melissa 'da özellikle büyüme, tüylülük ve çiçek rengi çok varyasyon göstermektedir.

Kültürü

İklim ve Toprak İstekleri : Melissa fazla kuru olmayan, sıcak ve güneşli yerleri sever. Besin maddelerince zengin kumlu-tınlı topraklarda iyi yetişir. Belirli ölçüde gölgeye dayanıklıdır. Fazla rutubetli ve gölgeli yerlerde özellikle kaliteli drog elde etme olanağı yoktur.

Tohumluk :Melissa'nın ortalama 1000 dane ağırlığı 0.620 gr.dır. Safiyetinin %95 olması, çimlenme kabiliyetinin minimumun %70 den aşağı olmaması istenir. Çimlenme denemeleri 21-28 gün ve 20 oC'de devam eder. Aydınlık ve karanlığın çimlenmeye etkisi yoktur. Çimlenme kabiliyetini 2-3 yıl devam ettirir.

Yetiştirme Tekniği : Yetiştirilmesinde üç yöntem uygulanmaktadır

Vegetatif ortamlarda yapılan üretim : Bunun için bitkinin ya toprak üstü organlarından veya toprak altı organla rından yararlanılır. Toprak üstü organların dan koltuk altı sürgünle ri olabildiği gibi özellikle yaşlanmış plantajlarda ilkbaharda sürgünler biraz uzayınca bunlardan alınarak yen üretim yapılır. Şayet toprak altı organları ile üretim yapılmak isteniyorsa Sonbaharda veya İlkbaharda çok erken devrede söküm yapılarak bu vegetatif organların istenilen sıra arası ve üzeri mesafesinde dikimleri yapılır.

Vegetataif organlarla üretim özellikle ıslah çalışmalarında kullanılır. Zira oğul otunda yabancı döllenme olduğundan genotipi değiştirme den üstün veya seleksiyonla yeni hatların oluşturulmasında bu yöntem kullanılır.

Yastıklarda Fidelerin Yetiştirilmesi ve Tarlaya Şaşırtılması : Oğul otunun üretiminde en çok kullanılan bu yöntemde bitkinin generatif organları (tohumları) önce yastıklara ekilmekte, buradan elde edilecek fideler tarlaya şaşırtılmaktadır. Genellikle 50-80 gr tohumluk 12-15 m2 lik bir yastığa ekilir. Buradan 1 dekara yetecek kadar fide elde edilir. Yastıklara ekilen tohumlar 3-4 hafta sonra çimlenirler. Çimlenen bu fideler yeterince büyüyüp dikilecek duruma geldiklerin de tarlaya şaşırtılırlar. Tarlaya şaşırtma işlemi Sonbahar veya İlk baharda olmaktadır. Eğer Sonbaharda yapılacak ise Temmuz-Ağustos aylarında ekilmeleri gerekir. Oğul otunun genç bitkileri soğuklara fazla dayanıklı olmadığından sonbaharda dikim yapıldığın da soğuklar başlamadan genç bitkilerin üzerlerini tahıl sapı veya benzeri bitki artıkları ile örtmek gerekir. Şayet fidelerin dikimi İlkbaharda yapılacak ise fideliklere ekim kış aylarında yapılmalıdır. Kasım-Aralık aylarında yastıklara ekilen tohumlardan çıkan fideler Mart sonu veya Nisan başında tarlaya şaşırtılmalıdır.

Tarlaya dikimde bitki sıklığının 40x50 cm veya 50x40 cm olması gerekir. Ancak mekanizasyon durumuna göre bu değerler değişmek tedir.

Doğrudan Tarlaya Ekim : Yaygın olmayan bir yöntemdir. Bu yöntem de, bitki sıklıklarının belirlenmesi, atılacak tohumluk miktarının saptanması ve ekim zamanlarının iyi belirlenmesi gerekir. Ayrıca toprak işleme ve tohum yatağının çok iyi hazırlanması gerekir. Zira tohumlar çok küçüktür.

Bakım : Melissa yeterli rutubet ve sıcaklığın bulunduğu koşullarda çok iyi büyüyen ve kısa zamanda toprak yüzünü örten bir bitkidir. Ancak özellikle gelişmenin başlarında çapa yapılması ve ot alınması zorunludur. Daha ileri devrede toprak yüzünü kapladığından yabancı otların gelişmesine meydan vermez. Ege koşullarında melissa yetiştirmek için çapa ve sulama şarttır. Gelişmenin başlangıcında veya biçimden sonra sulanması çapa yapılması, bitkiler toprak yüzünü kaplamadan ikinci çapa yapılması ayrıca tüm vejetasyon devresinde yeterince sulanması gerekmektedir.

Koşullarımızda sulamadan melissa üretimi söz konusu değildir. Sulama sıklığı bölge durumuna, gelişme zamanına göre değişmekte, özellikle yaz aylarında her biçimde 2-3 sulama gerekmektedir. Melissa verimli toprakları sevdiği gibi, iyi bir şekilde gübrelenmesi de verime çok etkili olmaktadır. Gübrelerden özellikle azotlu gübrelerin bir kısmının ilkbaharda vejetasyonun başladığı devrede diğer kısımların her biçimden sonra verilmesi önerilmektedir.

Oğul otunun toprak üstü aksamı fazla olduğundan özellikle azotlu gübrelemeye karşı fazla reaksiyon göstermekte, azotlu gübre ile verim artmaktadır. Oğul otunda özellikle azotlu gübrenin etkili olması, bu bitkinin bünyesindeki besin elementleri oranının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Oğul otunda yabancı otlarla mücadelede en etkin yol mekanik olarak yabancı otların yok edilmesidir. Ancak bu yöntemin ekonomik yönden uygulanma imkanı olmayan yerlerde buna ek olarak kimyasal mücadelede mümkündür.

Biçim : Verim genel olarak birinci yıl az olmakta, diğer yıllar artmaktadır. Genellikle yılda 3 biçim yapılabilmektedir. En uygun biçim zamanının çiçeklenmeden hemen önceki devre olarak belirtilmektedir. Biçimde biçimin fazla derinden olmaması, biçimin topraktan 5-10 cm üstten yapılması önerilmektedir. Ayrıca son biçimin çok geçe kalmamsı gerekir, zira kışı geçirebilmesi için son biçimden sonra biraz sürgün vermelidir. Biçimde yeşil herba bastırılmaya karşı çok hassastır. Bu nedenle biçilen yeşil herbanın taşınması esnasında bastırılması halinde basılan yerler kurutma esnasında siyaha dönüşürler. Bu ise kaliteyi çok etkilemektedir.

Küçük işletmelerde biçimden hemen sonra sap-yaprak ayrımı yapıldıktan sonra kurutulur. Ancak büyük işletmelerde bu çok el emeği istediğinden yapma olanağı yoktur. böyle yerlerde biçimden hemen sonra herba yeşil herba ufak parçalara ayrılır. ancak burada kesicinin çok keskin olması gerekmektedir. Kesilen parçalardan vantilasyonla sap ve yaprak kısımları ayrılır. Bu yöntemle elde edilen drop pek kaliteli değildir

Zira içinde belirli ölçüde sap parçacıkları bulunmaktadır.  Ayrıca parçalama ile yapraklarda önemli sayılabile cek uçucu yağ kaybı söz konusudur. Oğul otunda biçim genel olarak çiçeklenme döneminde yapılmak tadır. Zira drog yapraktaki uçucu yağ oranı çok erken dönemde ve çok geç dönemde oldukça düşük bulunmaktadır.

Kurutma : Biçimden sonra kurutmanın hemen yapılması gerekmek tedir. aksi halde yaprakların rengi koyulaşmakta, hatta koyu kahve rengiye dönmektedir. Kurutmada sıcaklığın 20-35 oC arasında olması, 40 oC'yi geçmemesi gereklidir.

Verim : Verim dikim zamanı, ekolojik koşullara göre büyük varyas yon göstermektedir. Özellikle birinci yıl verim düşük olmakta ikinci yıldan itibaren artmaktadır. Bun göre yeşil herba 1.yıl 200-1000 kg/da ikinci yıl ise 1000-2000 kg/da arasında değişmektedir. Buna göre drog yaprak verimi ise 100-200 kg civarında bulunmaktadır.

Hastalık ve Zararlıları : Mantari hastalıklardan Puccinia menthae ve Septoria en önemlileridir. Özellikle septoriadan çok korkulmaktadır. Bu özellikle rutubetli yerlerde ve sık bitki topluluğunun bulunduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Saplarda beyazımsı lekeler halinde zarar yapan ve sürgünlerin solarak ölmesine neden olan Sclerotinia grubuna dahil mantarların yaptığı hastalıklar da önemlidir.

Zararlılardan en önemlisi genç sürgünlerde pas oluşturan Cnephasia wahlbomiana'dır.

 Tüketimi

Kullanılan Bitki Kısmı : Folia melissae, Herba melissae

Etken Maddesi : Oğul otunun karakteristik kokusu içerdiği uçucu yağdan kaynaklanmaktadır. Uçucu yağ oranı % 0.01 - % 0.25 arasında değişmektedir. DAB 8'e göre minimum uçucu yağ oranının % 0.05 olması istenmektedir. Bugün seleksiyon ve kültürel önlemlerle uçucu yağ oranı % 0.3'ün üzerine çıkmıştır. Drogta uçucu yağdan başka taneli maddeler, flavon türevleri ve bazı bitki asitleri bulunmaktadır.

 Folia melissae'de uçucu yağ oranı vegetasyon devresinde sabit değildir. Uçucu yağ oranı bitkide çiçeklenmeye kadar artmakta, daha sonra azalmaktadır. Ayrıca biçimin yapıldığı aya göre de değiş mekte, genellikle erken yaz dönemindeki (Mayıs sonu - haziran başı) biçimde uçucu yağ oranı daha yüksek bulunmaktadır.

 Oğul otunda yaprakların bitkide bulunuş yerine göre de uçucu yağ oranı farklılık göstermekte genelde orta yapraklarda uçucu yağ oranı daha yüksek bulunmaktadır.

Yurdumuzda da yaygın olarak yetiştirilen oğul otundaki uçucu yağ oranı oldukça düşüktür.Bilgilerimiz İlaç Diye Kullanılamaz. Doktorunuza Başvurunuz.

Daha ayrıntılı bilgi için http://www.batem.gov.tr/urunler/sus_ve_tibbi/tibbi/tibbi_bitkler.htm adresine tıklayınız


 
  Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol