Günebakan Kasabası
  Bir Sevdadır Günebakan
 
Günebakan'la ilgili şiirler


Günebakan Elleri

Yükseğinde Gölağa dan bakıyor,
Dağlarında soğuk sular akıyor,
Güzelleri bülbül olmuş şakıyor

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Yaz gelende serin eser yelleri.

Yaylasına patatesi dikmişler,
Fiğ ile arpayı karıp ekmişler,
Güz gelende gosdil diye sökmüşler,

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Yağmur yağar çoksun akar selleri.

Rakımın sorarsan dokuz yüz elli,
Ovadan bakınca karsı da belli,
Güzelleri vardır, incecik belli,

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Bunlar da bak,
Allah’ımın kulları.

Tokat-Niksar vazgeçemez, aslıdir,
Tarihin sorarsan, çokça yaşlıdır,
Kayaların yosun tutmuş paslıdır,

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Bayırlar da
güzel kokar gülleri.

Kayabaşın Kelkitin de balkonu,
Maden tepen ayrıca bir hal konu,
Ne olacak, bu fabrikanın sonu,

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Çalışmaktan iki büklüm belleri.

Üç camiden ezanları okunur,
Güzel okunursa, cana dokunur,
Namaza durunca, kalbimiz yunur,

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Biraz kabacadır onun dilleri.

Dağlarında koyun kuzu otlattım,
Azda olsa köyümü hatırlattım,
Öte yüze vardım, yan geldim yattım,

Ne
güzeldir Günebakan yaylası,
B
aşka yerde var mı acep böylesi.

Isa der ki; nede olsa vatandır,
Ecdadımız, mezarlıkta yatandır,
Kötü değil,
güzellikler katandır,

Ne
güzeldir Günebakan elleri,
Konuştukça ne hoş olur dilleri



 

Günebakan Mezarlığı

Günebakan mezarlığın dolandım,
Ne atalar, ne ecdatlar var orda,
Eskilerin ismin, gördüm de andım,
Ne bir haber, ne de selam var orda.

Selam verdim, ehli gubur halkına,
Kur’an ile başladım ben, telkine,
Halleri ne acep, şimdi gör ki ne?
Ne bir gelen, nede kelam var orda.

Senelerdir niceleri göçmüşler,
Hepiside ayrı mekan seçmişler,
Dünyada ki serlerinden geçmişler,
Ne bir gören, ne de bilen var orda,

Bir of çektim, kelamıma başladım,
Mevtaların gönüllerin hoşla dım,
Ayrılırken selam ile çoşla dım,
Ne bir gülen, ne de şölen var orda.

İki taş mı oldu, dünyada yerin,
Belli olmuş dünyada ki kaderin,
Mezarın yufkamı? yoksa ki derin,
Ne bir alan, ne de veren var orda.

Toprak olmuş, çürümüş ya bedenler,
Geri gelmez ahrete gidenler,
Cezasını çeker zulüm edenler,
Ne bir zalim ne de âlim var orda.

Sonsuzluğun kapısını açmışlar,
Hepiside bu dünyadan göçmüşler,
Ya cehennem ya da
cennet seçmişler,
Ne bir diyen nede yiyen var orda.

Her birisi akrabayla yatıyor,
Duygu seli oluk oluk akıyor,
Sağ olanlar ibret ile bakıyor,
Ne bir yiyen ne de içen var orda.


 

Ben Köyümü Özledim

Senelerdir ayrı kalmak, zor geldi,
Özledim kardeşim, köyü özledim,
Aklıma düştükçe, yüzüm zor güldü,
Özledim kardeşim, köyü özledim.

Dağların da, koyunları gütmeyi,
Çimmek için, derelere gitmeyi,
Çit obada, sayvanlarda, yatmayı,
Gürgen ağacında, dalı özledim.

Bakır tasla ayranını içmeyi,
Köy için de, aylak aylak gezmeyi,
Kış gelince, kara lastik çizmeyi,
Ağaç yayıkta ki yağı özledim.

Beraberce aynı kapta yemeyi,
İlengeri, terboşluyu,seleyi,
Okulda ki gurup denen kümeyi,
Kara değirmende unu özledim.

Kara yolda kayındığım kızağı,
Kuş tutarken kullandığım tuzağı,
Onbeşimde giydim ala kazağı,
Caminin önünde suyu özledim.

Armudu,çördüğü, hemde acuğu,
Mal güderken eğnendiğim gocuğu,
Höllük ile belenilen çocuğu,
Kaba pelitte ki gölü özledim.

Köyün içinde de bulgur sokusu,
Bamb
aşkadır tarhananın kokusu,
Erkeklerin belindeki çakısı,
Yenge bindikleri şalı özledim.

Devretderesiyle köprü deresi,
Çağlayan var ötacenin berisi,
Sormayın kardeşler bura neresi,
Ölen
rahmet bulsun, sağı özledim.

Yıllar geçti, yaşım kırka dayandı,
Saçlar seyredi de aka boyandı,
Garip İsa, seni böylece andı,
Hasretle yâd eden dili özledim,

Özledim gardaşım, köyü özledim,
Gidem diye, yollarını
gözledim.

Görüntülü okunuşu..

http://www.izlesene.com/video/amator-isa-ozyurt---ben-koyumu-ozledim/2431533

 

Günebakan beldesi kadınları

Hem anadır, hem yar olur hem gardaş,
Merttir onlar, sadıkça bir arkadaş,
Ne söylesen güvenilir bir sırdaş,
Günebakan beldesi kadınları

Ne yaz biter, ne kış biter, işleri,
Yola düşer, düzgündür, gidişleri,
Yaşlanınca, ağızda yok dişleri,
Günebakan beldesi kadınları.

Tarlada ırgattır, evde hamarat,
Tanrım, herbirini sen böyle yarat,
Yorulduk diye de, asmazlar surat ,
Günebakan beldesi kadınları.

Nasırlıdır, ayakları elleri,
Güzel olur, konuştukça dilleri,
Dokunmayın, soldurmayın gülleri,
Günebakan beldesi kadınları.

Erkeğine sadık, evine bağlı,
Yüksekte diye de sanmayın dağlı,
Giyim, kuşam
güzel, hep yeniçağlı,
Günebakan beldesi kadınları.

Dam üstüne oturmuş ta bakıyor,
Genç kızları gerdana gül takıyor,
Bülbül gibi dilleri de şakıyor,
Günebakan beldesi kadınları.

Bizim köyün
güzelleri, mert olur,
Ah çekerse, yüreklerde dert olur,
Hırslanınca, haksızlara sert olur,
Günebakan beldesi kadınları.

Günebakan sevdam, budur muradım,
Bu diyarda, çokca sevda aradım,
Ayrı kaldım, senelerce hep yandım,
Günebakan sevdalısıdır bunlar.


 

Günebakan Beldesi Erkekleri

Vücudun da, bulamasın yağları,
Mekânıdır, Günebakan dağları,
Zayıf olur, bizim köyün sağları,
Günebakan beldesi erkekleri .

Sabah olmuş fergisona oturmuş,
Tarlaya, tahtayla işçi götürmüş,
Mazotu az kalmış, zorla yetirmiş,
Günebakan beldesi erkekleri .

Akşam olmuş, kahve hane yolunda,
Dörtlü tamam, hem sağında solunda,
Birazda sen yenilerek yolun da,
Günebakan beldesi erkekleri .

Cıgarası hiç ağzından düşmüyor,
Tütününü hiç cebinden esmiyor,
Bir tane dal onu asla kesmiyor,
Günebakan beldesi erkekleri .

Şiir biraz daha fazla da bize özel....


 

Gurbetteki sevdam

Gurbette ki sevdam,hasretim,yadım,
Seni anıyorum, budur feryadım,
Günebakan derler, budur, bil adım,
Sevdalar biter de, bu
aşk bitermi?

Dağına, taşına, hasret kaldığım,
Hep gelen geçenden, haber aldığım,
Bazen rüyalar da, seyre daldığım,
Sevdalar biter de, bu
aşk bitermi?


 

Günebakan’ın Sevdalıları,

Günebakan deyip de, çıkalım yola,
Dostluk, kardeşlik ve doğrudan yana,
Birliği bilenler, uğrar bu hana,
Gelin, Günebakan’ın sevdalıları,
Güzeller içinde edalıları,

Hoş muhabbet olsun, dilden dillere,
Hayır yad edelim, yaban ellere,
Dokunmayın gardaş açan güllere,
Gelin Günebakan’ın sevdalıları,
Güzeller içinde edalıları,

Bazen sıla vatan, bazen gurbettir,
Herkes birdir bize, bunlar hürmettir,
Yeni nesil artık burda mürvettir,
Gelin Günebakan’ın sevdalıları,
Güzeller içinde edalıları.



 

Günebakan Ormanları ,

Günebakan ormanların, dolandım,
Yaprak gazel olmuş, güz aylarında,
Eski yılların, hatırasın andım,
Dolandım da durdum, toz yollarında,

Senelerde ne, çabukta geçiyor,
Çocukluk günlerim, dün oldu sanki
Yaş kırk dedi, ömür bizi seçiyor,
Geride kalanlar, hatıra sanki

Mevsimi gelince, dökülen yaprak,
Ömür sayfasından, anı siliyor,
Neleri sakladı, şu kara toprak,
Onun için akan kanı, biliyor.

Amal defterine, sevap yazmışsa,
Kabir hoştur ona, onu biliyor,
Şeytanın hilesin, aklın bozmuşsa,
Cennette huriler, ona gülüyor.

Affet ey Yarabbi, bağışla bizi,
Günah yığınına, çare diliyor,
Rahmetin sonsuzdur, hep dizi dizi,
Rahmetin nazarın, bize iliyor.

Nefisle şeytanı, uzak et bizden,
İlla da nefsimden, zarar geliyor,
Ayırma çizdiğin, o doğru izden,
Kur’an’ı mübin den, karar geliyor.

Bizler kuluz, çok şeyleri isteriz,
Hayatın çemberi, onu eliyor,
Senin emrin ile, cephede eriz,
Cephanemiz, t
arafından geliyor


 

Kafkaslardan Caniklere ..

Demir dağlarını eritipte, Ergenekon’dan taşan,
Dünyaya hakimiyet için, Anadolu ya koşan,
Türkistan yurdundan, geldi Kelkit vadiye,
Allah’diyen dediler, bizlere hediye

Kafkaslardan Canikler’e
Allah’diyenim,
Gönül sana hasret dolu Günebakanım.

Yıllardan, bin yetmiş iki, mevsimlerden yaz,
Oğuz boylarıydı geldiler az az.
Eksük oğlu Altuk beyi kimse tutamaz,
Allah vermiş bu canı kimse alamaz.

Kafkaslardan Canikler’e
Allah’diyenim
Gönül sana hasret dolu Günebakanım.

Danişment gazi, Karatekin,Mengücek,Emirsaltuk,
Çakabey, Kutalmış oğlu süleyman şah,
Anadolu yu bize yar eden bunlar işte bak,
Müslüman Türk bunlar,geldiler sagnak sagnak

Kafkaslardan Canikler’e
Allah diyenim,
Gönül sana hasret dolu Günebakanım.

Dilim Biçene Beğ dilli, boyumsa Salur,
Obamı kurmuşum, Alan içi yurt olur,
Ancak dört obayım, sayımız azdır
Allah’diyene çıktım, mevsimimiz yazdır.

Kafkaslardan Canikler’e
Allah diyenim,
Gönül sana hasret dolu, Günebakanım.

Nice şehitler verdin, vatan uğruna,
Koç yiğitler yola düştü,
Allah yoluna,
Danişment’ten Selçuklu’ya, Osmanlılara,
Türkiye Cumhuriyetiyle geldi bu yana.

Kafkaslardan Canikler’e
Allah diyenim,
Gönül sana hasret dolu, Günebakanım.

Musallada davul çalmış, düğün mü sandın,
Yemen’e giden atmış genci, gelir mi sandın,
Osmanlı Rus, Çanakkale, Balkan da vardın,
Onca şehit, gazi verdin, nasıl dayandın

Kafkaslardan Canikler’e
Allah diyenim,
Gönül sana hasret dolu, Günebakanım


 

Garip İlhami

Garip diyenlere, kızıyormuşsun,
Tüm insanlar gariptir, bu dünyada,
Selamı, kelamı, kesiyormuşsun,
Uyanmadık bizler, hala hülyada

Küçük yaşta daldın, dünya işine,
Bazı şeyler nasip işi, İlhami,
Genç yaşında düştün, baba yasına,
Bu da zaten, Hakkın işi, İlhami.

Ne diyordu dinle;
Allah Resulü,
Bir garip yolcuyuz gölge de kalan,
İnsanoğlu bur da yolcu usulü,
Dinlendikten sonra, yoluna dalan.

Garip geldik, bu dünyaya konduk biz,
Gider iken, gariplik yok bilesin,
Allah’ın emrini böyle bildik biz,
Rızasını alıp, daim gülesin.

İlhami; sen bu
kelimeye kızma,
Daha bundan kötü olan lakap var,
Yaşlandıkça sakın, huyundan azma,
Ölünce verilen, zorlu hesap var.

Şair İsa’yım ya, dostuma sözüm,
Kırılmasın, incinmesin, bendime,
Daima, mazide kalmıştı
gözüm,
Bu nasihat, İlhami’nin kendine.



 

Patatesler Odlumu?


Bu
şiir, Kızılcıklar odlumu türküsünün Günebakan versiyonudur,

Patatesler odlumu?
Çuvallara doldu mu*?
Gönderdiğim kara lastik,
Ayağına odlumu?

Meal verin eline,
Sepet verin geline,
Ellikilo çuvalı
Kaldırı verin belime

Gosdiller sökülüyor,
Çuvallar dikiliyor,
Alt kattaki odaya,
İstifi yapılıyor,

Meal verin eline
Sepet verin geline
Elli kilo çuvalı
Kaldırı verin belime

Kıyıya yaktım ataş,
Haşlanmış gosdildir aş,
Gürgen yaprağı sofram,
Yiyorum yavaş yavaş,

Nakarat

Aşurmada haşladım,
Üç yanını taşladım,
Gosdil pişip yenirken,
Ben maniye başladım,

Nakarat,

Kayada ot biter mi?
Söylediğim yeter mi?
Bizim köyün işleri
Ölümden de beter mi?

Nakarat

Gosdil gömdüm sobaya
Başladı patlamaya
Biraz sonra pişince
Giriştim haplamaya

Nakarat

Çayı koyun bardağa
Biraz tuz koy tabağa
Tohumluk gosdilleri
Gömü verin toprağa

Nakarat

Gosdil verin elime
Beyaz gosdil dilime
Bu kadar anlatmaya
Yeter bunca
kelime


ALDI klevyeyi eline USTA OĞLU

BAKALIM NE SÖYLEDİ

İMAM ŞEHRİ
MANİLER

Mani seni yazarım
Oyununu bozarım,
Bize efelik sökmez
Dudağını büzerim.

Domuz bahçeye girmiş
İki z
annettim birmiş,
Gece gelir diyodum
Komşu günüzün görmüş.

Tarhanayı buladım
Boğalceyi suladım
Atın yuları kopmuş
Tütün ipi uladım.

Ekin biçtim bayırda,
Çok sevap var hayırda,
Yeni bir eşşek aldım
Yayılıyor çayırda.

Üzüm yedim derede
Şifa çoktur terede
Bir inek boğürüyor ya
Bilemiyom nerede.

Tarlaya ektim yulaf
Sıcakta yaktı alaf
Üstünüze almayın
Kimseye değil bu laf.

Dayoğlu mani işi nerden aklına geldi yaaa...

Koyun güderim koyun
Yapmayın bana oyun
Ben oyuna gelemem
Tamam mı kıllı boyun.

Dere tepe gezerim
Hileyi ben sezerim
Bana fazla takılma
Sana türkü düzerim.

Balta sapladım balta
Sap düştü getti alta
Ne sazanlar var ama
Bulamadım bir olta.

Fırın yaktım tütmüyo
Kafayıda ütmüyo,
Geldi kondu bir karga,
Pekte
güzel ötmüyo.

Ahıra tütün astım
Yumuşatmaktır kastım,
Ayağıma bakmayın
Galiba b..ka bastım.

Cızanak tutu dana,
Tak etti gayri cana,
Kuyruğunu kaldırmış,
Meydan okuyor bana.

İsa Hoca, Senin maniler kadar
güzel değil amma Antoloji sitesine ekle yinede....

Şehri Karakaya

Çakal çoktur saldırır,
Ele kötek aldırır
İyi söz nedir bilmez,
Tüylerini yoldurur..

Domuz tarlaya girmiş,
Sütlü daruyu yemiş,
Akıl yok ki anlasın,
Kırk yaşa nasıl ermiş.

Hınzır yabani hayvan,
Pis tüylü sırtı yayvan,
Gece beklemek gerek,
Yap tarlaya bir sayvan.

Ellezin iti vardı,
Vara yoğa çokardı,
Şimdi şehirde bile,
Her yeri köpek sardı...

Şehri Karakaya


 

Günebakan Ezelim….

Ezelimde Günebakan, ezelim,
Güz gelende, yaprak döker, gazelim,
Görmedim dünya,da, senden
güzelim,
Gelin hep beraber, sen,de gezelim.

Dağlarını, tarlasını, dolandım,
Senelerdir, hasretinle ben yandım,
Aklıma geldikçe, hayırla andım,
Bu sevda belki de bitecek sandım.

Bitmedi ki, her geçen gün hardadır,
Benim gönlüm, yine ahuzardadır,
Sana hizmet eden, vallah kardadır,
Seni kötüleyen şahıs, ardadır.

Yolların mı? kıvrım, kıvrım uzanan,
Dertlerin mi? gün geçtikçe azalan,
Bir gün olur, sen de olursun yalan,
Hoş hatıra kalsın, geride kalan.

Deloğluyum ,hasretinle yanarım,
Gezer dağın taşın ,öyle kanarım,
Bazen
şiir yazar, öyle anarım,
Sıladan gurbete, özlem sunarım.


 

Çoban Ahmet

Çoban Ahmet çıkmış, dağlar başına,
Bakıyor orAdan, harman kaşına,
Emek verir, toprağına, taşına,
Emeğini elbet, alacak bir gün.

Allah sabır versin, dostlar sizlere,
Kuvvet versin, bacaklara, dizlere,
Aldırış etmeyin, bazı sözlere,
Emeğini elbet, alacak bir gün.


 

Günebakan Kasabası Manilerinden

Allah diyen dedikleri,
Gosdildir yedikleri,
Pek hoşuma gidiyor,
Neyapiyon gii dedikleri.

Yayladan iniyordum,
Seslensen geliyordum
Tokat, Niksara bağlı,
Günebakanlı diyordum.

Tarlaları taslıdır,
Traktörler yaşlıdır,
Üç bıçakla sürüyor,
Bayır bacak, aslidir.

Her yanında bahçeler,
Yar oturmuş saz çalar,
O yarin kaşı
gözü,
Yüreğimi parçalar.

Kaya basında keklik,
Kızlar giyer eteklik,
Rakımını sorarsan,
Dokuz elli yükseklik,

Halinin ilmekleri,
Yoruyor bilekleri,
Yıllardır hep dokuyor,
Para etsin dilekleri,

Tarlalarda pırasa
Dallarına kar yağsa,
Kızlar kocasız kalsa,
Oğlanlara yalvarsa,

Tarlalarda bıtırak,
Gelin kızlar oturak,
Otamadan ne çıkar
Evlenek te kurtulak.

Mani benim ezberim,
Kan agliyor
gözlerim,
Ben o yarin yolunu,
Ölünecek
gözlerim.

Maniye maraz derler,
Güzele kiraz derler,
Yârinden ayrılana,
Yana, yana gez derler

Gönül yorgun, düş yorgun,
Toprak değil taş yorgun,
Bu dünyanın işleri,
seven sevene vurgun.


 

Günebakan Can

Derdim kimseye değil benim, köylüme
Kötü düşmez asla, benim meylime
Günebakan sevdadır, günebakan can
Aklına düştükçe, iyiliğini an
Kimse kötü diyemez, benim köylüme
Herkes kendine baksın, kendi haline
Ben, ben isem, diyemezsin, sana ne
Ben buralıyım sana düşmez sana ne
Biz Günebakanız, aslımız, esasımız bu
Bir çürük elma için, diyemezsin çürük bu
Sana mı kaldı bizi yermek, Günebakan kabusu
Günebakan sevdadır, günebakan can
Aklıma düşer benim, her gün, ve her an............

Not; bu
şiirin hikayesi;Beldemizi kötüleyen bir kişiye cevap olarak yazılmıştır


 

Her Birisi Ayrı Telden Çalıyor,

Günebakan’a vardım, alem vallaha,
Her birisi, ayrı telden çalıyor,
Yapıcıyı göremedim, billaha,
Her birisi, ayrı telden çalıyor,

Beriyi dinlesen, onlar haklıdır,
Diğerine sorsan, daha aklıdır,
Haksız olan, bilmem nerde saklıdır,
Her birisi, ayrı telden çalıyor,

Üç mahalle var ya, bizim orada,
Üç günebakan var, şimdi burada,
Muhtarlık dönemi şimdi nerede,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Halit Kutar, derneğin de b
aşkanı,
Muhtarlıkta imiş onunda şanı,
Anlattıydı bana,
güzel bir anı,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

O da bıkmış, artık uğraşmak zor ya,
Siyaset karıştı, beldede hor ya,
Millet ne kaparsa, yanına karya,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Umumi halk bizim, yardım severdir,
Çalışan kimseyi, daim övendir,
Beldeye ihanet, tembel durandır,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Çok emeği geçti, Halit Kutarın,
Yükünü yükledi, bizim katarın,
Yüzün aktır senin, yoktur hiç arın,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Bu beldenin, akordiyonu bozuk,
Yapmayın ğardaşlar, vallahi yazık,
Bir daha çakmayın, beldeye kazık,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Sade burda değil, dışta da öyle,
Gurbette olanı, ne olur söyle,
Bu gidişat, daim yürümez böyle,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Pof pof layın, yine Halit Kutarı,
Yine de dokunsun, beldeye karı,
Birlik beraberlik, onunda narı,
Her birisi, ayrı telden çalıyor.

Üç günlük Dünya da, bunlar da niye,
Yürüsene yola, hak diye diye,
Bir gün döneceksin, geldiğin yöne,
Her birisi, ayrı telden çalıyor,
Birileri, günahını alıyor.

Şiirin Hikayesi;Tüm memleketimizde meydana gelen siyaset ve b
aşkanlık yüzünden meydana gelen, ayrımcılıklar bizdede mevcut..............

 

Günebakan

Kimine inanayım, bu insanların?
Bir konuyu, türlü türlü söyleyenler var,
Yalanı, gerçektir diye, söyleyip,
Kendi hesabına, paylayanlar var.

Hata yapan, hatasını bilmeli,
İyilik üstüne, nazar kılmalı,
Bir olma ruhuna, meyil almalı,
Birliğin kadrini, bilmeyenler var.

Söyle
Allah için, doğrudan yana,
Zararlı sansan da, kardır o sana,
Ölünce kabir de korlar, ne yana,
Yalan sökmediğin, bilmeyenler var.

Yalana ne hacet, bu dünya fani,
Hani, deden, eben, nerdeler hani,
İkincilik sen de, olmuşsa mani,
Ayrı azabını, bilmeyenler var.

Günebakan dedik, nazar eyledik,
Halkın cümlesine, hakkı söyledik,
Haksız şöyle dursun, hakkı neyle dik,
Haklının yanına, gelmeyenler var.

Uyan ey beldelim! bu gidiş fani,
Öleceksin bir gün, ecelin ani,
Barışalım diye, gelen insanı,
Yüzüne bakmadan, boylayanlar var.

Dünya değişmekte, sende değişsen,
Birlik nazarına, sende erişsen,
Hakkı bilip, haklı ile görüşsen,
Hakkın, hakikatin, bilmeyenler var.

Aynı hamam, aynı tas, dünden bu güne,
Davetiye alsa da, gelmez düğüne,
Böylemi erişti, bu belde üne,
Gençliğin kadrini, bilmeyenler var.

Menfaat taptığın, olmuşsa eğer,
Bir gün zarar olan, sana da değer,
Yarını düşünen kalmamış, meğer,
Beldenin kadrini, bilmeyenler var.

Yeni fikir üretenler, kalmamış,
Selam vermiş, selamını almamış,
Hatalara, karşı çıkan olmamış,
Bana ne fikrini, boylayanlar var.

Ümit gençlik, b
aşka ümit kalmadı,
Henüz, gemi dibe vurup dalmadı
İyilikle nasihatin olmadı,
Musibet ummanın, boylayanlar var.

Gençler! siz uyanın, zararı size,
Bırakın ayrımı, bakmayın bize,
İnsan küfreder mi, baktığı yüze,
Mutluluk kervanın, bilmeyenler var.

İsa der ki; nasihatler biter mi,?
Bunca söylediğim sözler, yeter mi,?
Ateş yanmıyorsa, duman tüter mi?
Ateşin harını, bilmeyenler var..


 

Bacanak...

Sabrını bilirim, dağlardan yüce,
Sizinle çevrilir, bayırlar düze,
Vatan, bayrak dedin, her şeyden önce,
Peygamber ocağı yerin, bacanak.

Memleketin, her yanında dolandın,
Bazen sıla dedin, yâd ettin andın,
Ağrı dağın karın, erir mi sandın?
Doğu mekân oldu, sana bacanak.

Hani Hakkâri’de, asker idik ya,
Sınır boyların da, çok bekledik ya,
Geceyi gündüze, çok ekledik ya,
Çileler
rahmete döner, bacanak.

Karlı dağda, mekânın var harın var,
Bazen olanlara, intizarın var,
Seneler geçtikçe, ahu zarın var,
Askerlik yücedir, bilin bacanak.

Adın Mehmet senin, Mehmetçik anda,
Peygamber ismidir, her biri şanda,
Sevap çok verilir, ulu divanda,
Hakkın rızasını alın, bacanak,
Yüzünüz her daim, gülün bacanak

08-11-2010


 

Gurbetteki Günebakan

Gurbette ki Günebakan, adım bu,
Beraber sohbettir, benim tadım bu,
Birliği bulmaktır, tek feryadım bu,
Bizi bilenlerden sor Günebakan.

Dünya gurbet bize, bilmeyen bilsin,
Birliğin kadrini bilenler gelsin,
Ağlamasın
gözler, daima gülsün,
Sevdalarım sana sır Günebakan.


--10-11-2010

 

 

Mustafa’nın Slaytına

Emek verdin ise, yemek güzeldir,
Bu fotoğraflar, biz de özeldir
Günebakan derler, daim ezeldir,
Emeğine sağlık, var olun emi

Hasretin yadına, diller uyansın,
Memleket sevinci,gönül püryansın,
Beldesin sevmeyen narına yansın,
Emeğine sağlık, var olun emi.

Büyük
Türkiye’min, şirin köşesi,
Tokat, Niksar ili, budur neşesi,
Günebakan bu ya, çıkmıyor sesi,
Emeğine sağlık, var olun emi.

Kulu sevdik, yaratandan ötürü,
Bu hasretler, çokça özlem götürü,
Derdimiz çok bizim, ondan ötürü,
Emeğine sağlık, var olun emi.

Deloğluyum, şairliğe özendim,
Bazen yavaş akar, durulur bendim,
Aynaya geçtim de,baktım ki kendim,
Emeğine sağlık, var olun emi.

Yeter mi Mustafa? saydığım sözler,
Karşıya geçip te, köyünü özler,
Neler görmedi ki, bizim bu
gözler,
Emeğine sağlık, var olun emi,

Hep beraber, hasretini giderdi,
Telefon edip te, selam ederdi,
Ayrı kalmak, ölümlerden beterdi,
Emeğine sağlık, var olun emi

Şiirlerin telif hakkı İsa Özyurt'a aittir.

 
  Bugün 6 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol